Sanat | Konular | Kitaplar

HATTAT MEHMED ESAD YESÂRİ

İstanbul'da, sağ tarafı inmeli olarak dünyaya geldi. Sağ eli, hiç tutmaz haldeydi. Bu yüzden yazıyı sol eliyle yazmaya çalışırdı. «Solak» mânâsına gelen «Yesâri» lakabını bu sebeple aldı.

Babası, Şeyhülislâmlık danışmanlarındandı. Oğlunu, meşhur hat ustası Şeyhülislâm Veliyüddin Efendiye götürdü. O ise, çocuğun felçli haline bakarak «bu işi yapamaz» diye reddetti.

Bunun üzerine baba-oğul, başka bir kapıyı çaldı. Bu usta, Seyid Mehmet Dedezâde idi. Derviş tabiatlı hattat; kimseyi kırmak, incitmek istemezdi. Çocuğun haline bak-tı. Güzel yazı yazabileceğine aklı yatmadı. Ancak boş çevirmek de istemedi. Hat çalışması için meşk verdi. «Buna benzet de, bana getir!» dedi.

Çocuk, iki ay uğraştı. Sonra hocasına bir takım yazılar getirdi. Bunlar, Dedezâde'ninkilerin aynı gibiydi. Ünlü hoca, çocuğun kopya çektiğini zannetti. Bir kere de gözü önünde yazdırdı. Titrek ellerin, aynı sanatı ortaya koyduğunu gördü. Bu gerçek karşısında şaşırıp kaldı. «Bu, sana Allah vergisi bir kabiliyet!» diyebildi.

Yesârî, kısa zamanda başarıya ulaştı, İcazet alma zamanı geldi. Komisyonda Veliyüddin Efendi de vardı. Bu genç hattatın yazılarını görünce hayran kaldı. Onu reddettiğini hatırladı. Gözlerinden yaşlar boşandı. «Bu çocuğun hocası olma şerefine erecektim. Bilemedim.» diye hayıf-landı. Sonraları da onun halini ve sanatını «Cenâb-ı Hak bu zâtı, bizim kibirli burnumuzu kırmak için göndermiş..» sözleriyle takdir ederdi.

Yesârî, «Yesârîzâde» diye anılan oğlu Mustafa İzzet Efendi'den Başka bir çok hat ustası yetiştirim. Çok güzel eserler bıraktı. Vefatında Fatih'e defnedildi.

Fazilet Takvimi


Konular