Sanat | Konular | Kitaplar

MÜSELMANLUK BU MUDUR Kİ REVÂNÎ

Revânî Çelebi, II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim Hân devirlerinde yaşamış zekî, nüktedân, hazır cevap bir şâirdi. Fakat, bir kusuru vardı; paraya-pula, mala-mülke düşkünlüğü... Sürre Emîni olarak vazife yaptığı sırada, Mekke'ye götürmesi için kendisine emânet edilen paraların "miktâr-ı münâsib"ini de kendisine ayırırdı. Sûistîmâli fark edilince, devrin şâirlerinden biri;

Müselmanluk bu mudur ki Revânî!
Unuttun Kâ'be'ye varalı Hakk'ı...

mısralarıyla başlayan bir hicviye yazdı. Pişkin şâir altta kalmadı ve şu cevabı verdi:

Be Revânî göre neler dediler
Bal tutan parmağın yalar dediler
Kâ'be'yi böylece ziyâret eden
Dîn ü dünyasını yapar dediler.

Ancak hâdise Sultan Bayezid Hân'ın kulağına da gitmişti. Pâdişah'ın hışmına uğramamak için kaçıp Trabzon'a giderek Şehzâde Selim'e sığınan Revânî, yeni hâmisi tahta geçince Ayasofya ve Bursa kaplıcaları mütevellîsi olarak vazifelendirildi.

Sürre Eminliği sırasındaki mâharetini, mütevellîliği esnasında da gösteren şâirimiz, bir süre sonra adının hayırla yâd edilmesini temin için, bir mescid yaptırma hevesine kapıldı. Yer olarak Bozdoğan kemerinin Unkapanı'na bakan cephesinin dibini seçmişti. İnşaat devam ederken buradan geçen Yavuz Sultan Selim Hân, mescidin Revânî Çelebi tarafından yaptırıldığını öğrenince dayanamayıp şu ince nükteyi söyledi:

"Hoş Ayasofya'sın, yılda bir mescid doğurursun!"

Eski sanat ve edebiyat dergilerimizden birinde yazdığına göre, bu mescid Vefa yangınına kadar ayakta kalmış. Yangından sonra dört duvarı ve tuğlaları ile külahsız minaresi ile bir süre direnmişse de, sonunda, İstanbul'da sayısız tarihî eseri yok eden zihniyet tarafından yerle bir edilmiştir.

Revânî Çelebi'nin mescidinin yerinde şimdi Hıfzıssıhha Enstitüsü yükseliyor.

Konular